Copyright 2010 hcilan.av.tr Tum Haklari Saklidir. Joomla,GNU/GPL lisansli ozgur bir yazilimdir. |
![]() |
![]() |
HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI Son günlerde Yargıtay'dan yerel mahkemelere dönen dosyalar incelendiğinde iki yılın altındaki cezalarla ilgili bozma nedeninin 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 231. maddesindeki Hükmün açıklanmasının geri bırakılması olduğu görülmektedir. Böylece Yargıtay önünde biriken dosyaları bu gerekçeye dayanarak eritmeye çalışmaktadır.Eğer verilen cezalar iki yılın altında ise veya adli para cezası ise Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması şartlarının varlığının incelemesi istenmektedir. Türk Ceza Sistemi incelendiğinde cezaların infazının ertelenmesi ve deneme süresi sonunda hüküm ve davaya çeşitli hukuki sonuçlar bağladığı iki kurum vardır. 1- HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 51 - (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin; 5395 Sayılı Çocukları Koruma Kanunu Madde 23 . (maddenin tamamı 19.12.2006 T. 5560 sk. değ.)— [1] Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır. Çocuklar yönünden 03/07/2005 tarihinde kabul edilen ve 15/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 23. maddesinde “çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonucunda belirlenen en çok üç yıla kadar (üç yıl dahil) hapis veya adli para cezaları” suçun niteliğine bakılmaksızın Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına alınmış ancak 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla kapsama giren suç ve cezalar yönünden 5271 sayılı CMK ile paralellik kurulmuştur. Bu nedenle 08/02/2008 tarihinden itibaren 5271 sayılı CMK nın 231. maddesinde belirtilen kapsam çocuklar için de geçerli hale gelmiştir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 231 – (5)Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza ,bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise ; mahkemece ,hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanması , kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASININ ŞARTLARI Kanunda zararın aynen iade,suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi HÜKMÜN AÇIKLANMASININ geri bırakılmasının önemli şartlarındandır. Mağdur zararının tamamen karşılandığını beyan ettiği takdirde bu beyan kabul ediliyor ve diğer şartlarda varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmü veriliyor. Fakat burada bir husus dikkate alınmamıştır. Bazı suçlarda mağdurlar sanıktan şikayetçi olmadıkları gibi uğradıkları zararlarında karşılanmasını talep etmemektedirler. Genel olarak da bu beyanlarını sanığın ceza almaması yönünde yapmaktadırlar. Çünkü ülkemizde insanların ceza ile ıslah edilemeyeceğine inanan insanlar çoktur. Affetmek büyüklüktendir diye düşünenler de vardır. Hatta böylece sanığın topluma kazandırılması daha kolay olacak diye düşünenler de vardır. Duruşmalarda bu tür beyanlarda bulunan müştekilerle çok karşılamaktayız. Yargıtay, temyize gönderilen dosyalar temyiz gerekçeleri ne olursa olsun eğer verilen ceza iki yılın altındaysa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi gerekçesi ile bozmaktadır. Genel olarak da zararın dosya içeriğinden basit bir inceleme ile tespit edilebileceği durumlarda zararın tespit edilmesi ve sanığın bu zararı karşılayıp karşılamayacağının araştırılmasını ve karşılandığında bu kurumun işletilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay’ın bu özellikteki dosyaları sadece bu gerekçeye dayanarak bozması ve dosyaları diğer yönlerden inceleme gereği duymaması sanıyorum ki hukuki bir hata olur. Dosyalar önce usul ve esas yönünden incelense sanık veya sanıkların beratını sağlayacak bir bozma ortaya çıkacaktır. Fakat Yargıtay’ın bu kolaycı yaklaşımı sanığın daha çok yararına olan berat hükmü yerine, sanığa birçok yükümlülükler yükleyen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hükmü yönünden incelenmesinin istenmesi gerekçesi ile bozma kararı vermesi adil değildir. Bu durumdaki dava dosyaları incelenirken mahkemeler zararın ne kadar olduğunu müştekilere sormaktadır. Yüz Türk Lirası zararı olan müşteki de ikibin Türk Lirası gibi orantısız bir zarar beyanında bulunmaktadır. Böyle bir zararı haklı olarak sanık kabul etmemektedir. Kabul etiğinde müzayakaya düşmüş kişiden yararlanma ve müşteki için bir sebepsiz zenginleşme olmaktadır. Bence bu kurumun uygulanabilmesi için: 1- Yargıtay önce dosyaları usul ve esas yönünden incelemelidir. Eksik kovuşturma ile mi karar verilmiş dosyadaki çelişkiler giderilmiş mi, deliller yasal yollarla mı elde edilmiş vs. vs. Yargıtay üyeleri bunları herhalde daha iyi bilmektedirler. 2-Zararın giderilmesi konusunda, zararının giderildiğini söyleyen müştekilerin beyanları dikkate alınması gibi şikayetçi olmadığını zararının karşılanmadığını fakat sanıktan zararının karşılamasını da istemeyen müştekilerin beyanlarının da üstü örtülü olarak zararlarının karşılandığı şeklinde yorumlanması gerekmektedir. 3-Zarar ile ilgili müşteki beyanı alınmalı fakat bu zarar olarak kabul edilmemelidir. Zararı hakim bu zarar beyanını dikkate alarak dosya içeriğine ve müştekilerin sunacağı belgelere dayanarak tespit etmelidir. Şöyle örneklendirelim: Suç: Kasten Yaralama Eylemin Gerçekleştirildiği Yer: A İli B İlçesi C Köyü. Müşteki Sayısı: 2 Müştekiler çalışmıyor. Yaralanma çalışmalarına ve ev işlerini görmelerine engel değil. Olaydan sonra müştekiler taksi ile B İlçesindeki Devlet Hastanesine geliyorlar ve tedavilerini yaptırıyorlar. Geliş-gidiş taksi ücreti ortalama 100,00 Türk Lirası.Konaklama masrafı yok. Belirli bir süre sonra kırılan parmağındaki alçıyı aldırmak için müştekinin biri aynı ilçedeki devlet hastanesin geliyor. Minibüs geliş-gidiş ücreti 10,00 TL ve o günlük yemek bedeli 10,00TL. Aynı müştekiler A ilindeki Üniversite Hastanesine rapor almak için gidiyorlar.Ulaşım gideri geliş-gidiş 24,00 TL; yemek bedeli 20,00 TL. Konaklama yok. Müştekilerin daha başka zarar ve masrafları yok. Köye gidiş-dönüş ücreti 20,00 TL Tüm masrafları toplayalım: 100 +10+10+24+20+20= 184 Yuvarlarsak zarar 200,00 TL olmaktadır. Hakim zararın tespitini müştekilere bıraktığında yol, konaklama vs masrafları olarak 2000,00 TL olarak beyan edilmektedir. Böyle bir durumda hakimlerin takdir yetkisi olacak mı yoksa sadece mağdurların beyanlarına mı itibar edilecek. İKİ KURUMUN KARŞILAŞTIRILMASI A- ŞARTLARI BAKIMINDAN: Cezanın Ertelenmesi ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumları şartları yönünden incelediğinde aşağıda belirtilen benzerlik ve farklılıklar görülmektedir 1- Hapis Cezasının Ertelenmesi : Ekonomik durumu uygun olanlar için adli para cezasının ödenmesinin sanık lehine olacaktır. Çünkü TCK 52/(4) gereği Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz diyerek sanığa para cezasını ödemesi için gereken kolaylığı sağlayacaktır. MADDE 4. — [1] Türk mahkemeleri tarafından vatandaş veya yabancı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş mahkûmiyet hükümleri adlî sicile kaydedilir. Bu bağlamda; MADDE 5. —1- Türk mahkemeleri tarafından verilmiş olsa bile;
|